Pazvantoğlu Ayaklanması
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Pazvantoğlu (Pazvandoğlu) Ayaklanması, Bulgaristan'ın batısı ile Doğu Sırbistan bölgelerini denetimi altına alan Vidin ayanı Pazvantoğlu Osman Ağa'nın Osmanlı Devleti'ne karşı çıkardığı ayaklanma (1795-1802).Bosna asıllı olan Pazvantoğlu Ailesi'nden Pazvant Ağa'ya (Ömer Ağa'nın babası, Osman Ağa'nın dedesi), 1739'da Avusturya'yla yapılan savaştaki (1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı) katkılarından ötürü Vidin'de iki köy verilmişti. Oğlu Ömer ise aynı savaşta akıncılar arasında devlete hizmetlerde bulunduğundan kendisine de Vidin civarından Boursa ve Kırsa adında iki köyün tımarı verilerek taltif edilmişti. Bu vesileyle Vidin civarına yerleşen Ömer Ağa bu sancağın bayraktarlığı mertebesine daha sonra da servet sahibi olarak Vidin âyanlığına yükselmişti.[1]
Rumeli Eyaleti'deki güçlü ayanlardan Pazvantoğlu Ömer Ağa, merkezi yönetimden bağımsız bir tutum izlemeye başlaması üzerine 1787'de idam edildi. Oğlu Osman (1758-1807) da bu olayın ardından bir süre Vidin'den uzaklaştırıldı. Osmanlı-Avusturya Savaşı'nda (1787-92) gösterdiği yararlılıklardan ötürü Vidin'e dönmesine izin verildi. Buradaki yeniçeri yamaklarını eski bir kapı yoldaşı olarak disiplin altına alan Pazvantoğlu Osman serhat ağaları ile işbirliği yaptı ve 1794'e değin babasının el konan bütün mallarını geri aldı. Nizam-ı Cedid'e karşı çıkan yeniçerilerle yamakları, İrad-ı Cedid vergilerini ödemek istemeyen yükümlüleri ve Kırcalı eşkıyasını çevresinde topladı. Böylece Belgrad'dan Ziştovi'ye kadar Tuna boyunu denetimi altına aldı.
Pazvantoğlu 1795'te yeniçeri yamaklarına destek vererek merkezi yönetime başkaldırdı ve Vidin Kalesi'ni kuşatan Osmanlı güçlerini püskürttü. Sorunun bu yoldan çözülemeyeceğini anlayan merkezi yönetim, Osman Ağa'yı bağışlamış gözükerek kendisini Vidin mukataatı ve cizyelerinin toplanmasıyla görevlendirdi. Pezvantoğlu ise vezirlik istedi ve isteği yerine getirilmeyince 1797-98'de yeniden ayaklandı. Eflak'ta ve Belgrad'da kanlı çete savaşları başladı. Ayaklanmacılar, Niğbolu (Nikopol), Rusçuk (Ruse), Ziştovi ve Varna'yı işgal ettiler; Niş ve Sofya'yı denetim altına aldılar. Belgrad önünde güçlükle durdurulabilen Pazvantoğlu Rumeli'nin geniş bir kesiminde, 100 bin kişilik milis ordusuyla ayrı bir yönetim kurdu. Kent ve kasabalara mütesellimler, muhassıslar atadı. Bölgenin farklı uluslardan ve dinlerden topluluklarını hoşnut edici bir siyaset izlerken bir yandan da merkeze bağlı gözükerek üzerine kuvvet gönderilmesini önlemeye çalıştı. Bir süre sonra üzerine sevk edilen bir Osmanlı ordusunu yenilgiye uğrattı. 1797'de Kaptan-ı derya Küçük Hüseyin Paşa Pazvantoğlu üzerine gönderildi. Devlete bağlı Rumeli ayanının desteklediği orduya karşı savaşmayı göze alamayan Pazvantoğlu'nun bağışlanma isteği kabul edilmedi. Ama Osmanlı ordusunun Vidin Kuşatması (Mayıs-Ekim 1798) başarılı olmadı. Güç koşullarda sürdürülen kuşatma Napoléon Bonaparte'ın Mısır'a çıkması üzerine kaldırıldı. Bu sonuç Pazvantoğlu Osman'ın gücünü ve ününü daha da artırdı. III. Selim, Pazvantoğlu'nu bağışlayarak önce kapıcıbaşılığa, 1799'da da vezirliğe yükseltti; Vidin muhafızlığı ve Niğbolu mütesellimliği verdi. Ama Şumnu'da ayaklanan Mehmet Giray'la ilişkisi olduğu gerekçesiyle vezirliği geri alınınca Pazvantoğlu 1800'de bir kez daha ayaklandı. Yamaklar ordusunu Belgrad, düzenli ordusunu da Eflak üzerine gönderdi; Bükreş'i kuşattı. Osmanlı yönetimi, Bükreş kuşatmasını kaldırması koşulu ile 1802'de vezirliğini, 1804'te de Vidin ve Niğbolu sancaklarını geri verdi. Pazvantoğlu Osman Paşa bundan sonraki yaşamını devlete bağlı olarak sürdürdü.[2]
Bazı tarihçilerce kötü yönetime karşı bir direniş ve kıyımlara boyun eğen yoksul kitleler adına yapılmış bir hareket olarak değerlendirilen Pazvantoğlu Ayaklanması Osmanlı Devleti'nin iç ve dış bunalımlarla çıkmazda olduğu bir sırada ortaya çıkmış ve yönetimi uzun süre uğraştırmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder